Evde canım sıkıldığında hele ki hava da sıcaksa kendimi sinemaya atıyorum. Yanımda biri olsun olmasın yapmayı en sevdiğim şey dışarıda bir şeyler yiyip-içtikten sonra sinemaya gitmek. Çoğu insan tek başına sinemaya gitmek istemez, hatta bir arkadaşım tek başına sinemaya gitmenin asosyallik belirtisi olduğunu söylemişti. O zaman asosyallik mükemmel bir şey diyorum, ama geçenlerde Horrible Bosses’a tek başıma gittiğim için de lanet ediyorum. Ama neden lanet ediyorum? “Sıkıldım ya n’olur gidelim, bu ne lan gelmez olaydım” diyebileceğim kimse yoktu yanımda da ondan.
IMDB‘ye güvenip “Vay anasını bu tür komediler genelde 7 puanı geçememiştir, güzel demek ki” deyip hata etmişim.
Öncelikle filmin konusu hakkında bilgilendirici bir alıntı yapayım.
Yönetici adayı Nick Hendricks (Jason Bateman) fazlasıyla hak ettiği terfiyi alabilmek için günde 12 saat çalışmakta ve dengesiz amiri Dave Harken (Kevin Spacey) ne isterse yapmaktadır. Yine de bu terfinin asla gerçekleşmeyeceğini bilmektedir. Bir başka yerde, diş hekimi asistanı Dale Arbus (Charlie Day) diş hekimi Dr. Julia Harris’in (Jennifer Aniston) son zamanlarda iyice artan asılmaları karşısında özsaygısını yitirmemek için çabalamaktadır. Ve muhasebeci Kurt Buckman (Jason Sudeikis) şirketinin sahtekar yeni sahibi Bobby Pellit’in (Colin Farrell) onun kariyerini mahvetmeye kararlı olduğunu, ayrıca her şeyden habersiz bir insan topluluğunu toksik atığa maruz bırakmayı planladığını öğrenir.
Eğer patronunuz psikopatsa, ya da erkek avcısıysa ya da tam anlamıyla ahlaksızsa ne yapabilirsiniz?
İşten ayrılmak bir seçenek değildir. Bu canavarların durdurulması şarttır. Bu yüzden, fazladan bir kaç kadehin verdiği güçle, ve biraz da, sokaktaki karizması çok da sağlam olmayan tez canlı eski bir mahkumun (Jamie Foxx) kuşku verici tavsiyesiyle, üç kahramanımız dünyayı patronlarından sonsuza dek kurtulabilmek için dolambaçlı ama hataya yer bırakmayan bir plan yaparlar.
Fakat en iyi düşünülmüş planlar bile sadece onların ardındaki beyinler kadar iyidir.
Bir kere ilk gördüğümüz patronun Kevin Spacey olması diğerlerinin filmde hafif kalmasına yol açmış. Ama Jennifer Aniston rolünü bulmuş diyebilirim film boyunca aldığı role bu kadar yakışan biri daha yoktu açıkçası.
İlk yarı bitene kadar hikaye gelişemedi bir türlü, yani ikinci yarıya beni heyecanla ya da hevesle sokacak hiç bir şey yoktu. Kendi içlerinde ayrı ayrı güçlü olan oyuncuları böylesine zayıf bir senaryoyu kurtaramamış. Bir tek nedense Colin Farrell battı gözüme hep, hiç yakışmamış rolüne zaten sevimsiz bir karakteri vardı ama Farrell gitmemiş bu role. Ama Jason Batemon için inatla bitirdik filmi ne yazık ki.
Filmin yazarı olan Michael Markowitz’i bu filmden önce tanımıyordum sanırım bundan sonra da tanımamaya devam edeceğim. Hafif senaryoların daha ağır oyuncuların altında ezilmesinin bir örneği. Horribble Bosses‘tan sonra aklımda kalan tek şey Horrible Writers oldu.